Gazze'deki görgü tanıkları ve yardım grupları, bölgede yağmalamaların arttığını bildirirken, insan hakları grupları da açlığın bir 'silah' olarak kullanılmasını kınıyor.
İsrail'in gıda ve yardımlara yönelik ablukasının üzerinden iki aydan fazla bir süre geçmesi nedeniyle koşullar kötüleşirken, yerel halk ve yardım çalışanları Gazze'nin kuzeyindeki erzak depolarının yağmalanmasında artış olduğunu bildirdi.
Görgü tanıkları, yardım kuruluşları ve insani yardım grupları için çalışan güvenlik personeli arasında paylaşılan iç yazışmalar, hem silahlı hem de silahsız kişilerin çarşamba gününden bu yana depolara, fırınlara ve dükkanlara zorla girdiğini gösteriyor.
Abluka, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun mart ayında Hamas ile yapılan son ateşkesi bitirmesinden bu yana devam ediyor. Sonuç olarak, iki milyondan fazla kişinin yaşadığı yoğun nüfuslu bölge, çatışmanın yaklaşık 19 ay önce başlamasından bu yana en büyük insani krize sürüklendi.
İsrailli yetkililer, kısıtlamaların ve askeri baskının amacının Hamas'ı, 24'ünün öldüğü tahmin edilen 59 rehineyi serbest bırakmaya ve örgütün militan altyapısını dağıtmaya zorlamak olduğunu savunuyor.
Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiserliği daha önce bir savaş taktiği olarak sivilleri gıdadan mahrum bırakmanın savaş suçu anlamına geldiğini belirtmişti.
Yardım kuruluşları da Gazze'deki sivil nüfusun kıtlığın eşiğine geldiği uyarısında bulundu.
Artan çaresizliğin sosyal düzenin tamamen bozulmasına yol açabileceğine dair endişeler giderek artıyor. Savaş sırasında zaman zaman yağma olayları yaşanmış olsa da, yardım görevlileri bu haftaki olayların önemli bir değişime işaret ettiğini, daha kaotik bir hal aldığını ve kent merkezlerine kadar uzandığını belirtiyor.
Yağmacılar gıda ve tıbbi malzeme arıyor
Son yağma dalgası, insani yardım kamyonlarının güney bölgesinden kuzeye ulaştığı haberlerinin ardından çarşamba akşamı Gazze Şeridi'nde başladı. Bir yardım görevlisi, silahlı kişilerin, içinde gıda rezervleri olduğu söylentileri üzerine bir fırını hedef aldığını söyledi.
Fırının boş olduğu ortaya çıkınca grup, al-Shati mülteci kampında uluslararası bir yardım kuruluşu tarafından işletilen bir aşevini yağmalamaya gitti.
Birleşmiş Milletler Yardım ve Çalışma Ajansı (UNRWA), binlerce kişinin Gazze Şeridi'ndeki saha ofisine girerek tıbbi malzemeleri almasının ardından çarşamba günü personelinin güvenli bir şekilde geri çekildiğini bildirdi. UNRWA'nın üst düzey acil durum yetkilisi Louise Wateridge yağmayı "dayanılmaz ve uzun süreli yoksunluğun doğrudan sonucu" olarak tanımladı.
Yağma cuma gecesine kadar devam etti. Üç görgü tanığına göre, onlarca silahlı erkek BM'ye ait en az iki depoya zorla girerek, buraları korumakla görevli polis ve yerel muhafızları etkisiz hale getirdi. Hırsızlıklar gerçekleşmeden önce depolar zaten büyük ölçüde boşaltılmıştı.
Olaylardan bazılarının meydana geldiği Gazze Şeridi'nin batısında yaşayan Ahmed Abu Awad, "Organize çeteler vardı," dedi.
Bir başka bölge sakini Yahya Yusuf da, Gazze'nin batısındaki sokaklarda, BM ve yardım kuruluşlarının kullandığı binaların yakınlarında, yağmacılarla güvenlik güçleri arasında iki gece üst üste silahlı çatışmalar yaşandığını gözlemlediğini söyledi.
İsrail'in gece boyunca düzenlediği saldırılarda en az 17 Filistinli öldü
İsrail'in Gazze'nin güneyindeki Han Yunus kentinde gece boyunca düzenlediği hava saldırılarında ise yerel hastane kayıtlarına göre en az 17 Filistinli hayatını kaybetti.
Nasser Hastanesi, saldırılardan birinin şehrin mülteci kampındaki bir evi hedef aldığını ve aynı aileden 11 kişinin öldüğünü doğruladı. Hastane, kurbanlar arasında üç kadın ve biri bir yaşında, diğeri de sadece bir aylık olan iki kardeş de dahil üç çocuk olduğunu bildirdi.
Bir başka hava saldırısı da Han Yunus'un Batn al-Samin bölgesinde bir evi vurdu. Hastane ayrıca, şehirdeki başka bir eve düzenlenen ayrı bir saldırıda iki kişinin daha öldüğünü duyurdu.
euronews