Arnavutluk'un ilk yapay zeka "bakanı" Diella, Başbakan Edi Rama tarafından büyük bir heyecanla uluslararası bir tören ile tanıtıldı. Ancak ilk heyecanın ardından birçok soru cevapsız kaldı.
Arnavutluk'ta yapay zeka Diella'nın "bakan" olarak kabinede göreve başlamasının üzerinden bir ay geçti. Arnavutçada "güneş" anlamına gelen Diella, ilk olarak Arnavutluk'un e-devlet portalı e-Albania'da dijital bir asistan olarak ortaya çıktı. Başbakan Edi Rama Eylül ayında Diella'yı terfi ettirerek, Kamu İhalelerinden Sorumlu dünyanın ilk sanal yapay zeka bakanı olarak atadı.
Algoritmalarla çalışan Diella, Arnavutluk'un geleneksel kıyafetleri ile hükümet ekranından gülümsüyordu. Başbakan Rama "Kamu ihalelerinin yüzde 100 yolsuzluktan uzak, kamu fonlarının da yüzde 100 şeffaf olacağı" yeni bir dönemin sözünü verdi. Uzun süredir yolsuzlukla mücadele eden ülke için verilen bu söz tanıdık gelmişti. Ancak Diella'nın dijital gülümsemesinin ardında akıllarda çok insani bir soru beliriyordu: Yetki bir insanda değilse, sorumluluk kime ait olur?
Anayasal bir dayanak yok
Cumhurbaşkanı Bajram Begaj, 15 Eylül 2025'te on altı üyeli yeni kabineyi onayladığında, bakan listesinde Diella yoktu. Başbakan Rama'nın büyük bir heyecanla duyurduğu sanal bakan, resmî belgede yer almıyordu. Rama'nın imzaladığı bir kararnamenin 2'nci maddesi ise Başbakan'ın "sanal bakanın oluşturulması ve işleyişinden sorumlu olmasını" öngörüyordu. Rama, bu kararname ile sanal bakanlık sistemini doğrudan kendisine bağladı.
Uygulamada bu karar, Rama'ya yasal olarak var olmayan bir varlık üzerinde kontrol yetkisi verdi. Arnavutluk Anayasası'nın 100'üncü maddesi, Bakanlar Kurulu'nun her üyesinin; müzakere etme, oy kullanma, ahlaki ve siyasi sorumluluk üstlenme yeteneğine sahip gerçek bir kişi olması gerektiğine işaret ediyor.
Hukuk uzmanı Sokol Hazizaj, "Yapay zeka bakanı kavramının Arnavutluk Anayasası'nda hiçbir şekilde yeri yok, anayasal olarak 'bakan' kelimesinin anlamı, fiziksel bir kişiden ve sorumluluklarından ayrı tutulamaz. Bir bakan vatandaşlara karşı hesap verir; bunu hiçbir algoritma yapamaz" değerlendirmesini yapıyor.
Hazizaj, kişisel verilerin korunması ve kamu hizmeti ile ilgili mevcut yasaların, yapay zekanın nasıl çalışabileceğini veya eylemlerinden kimin yasal olarak sorumlu olacağını ayrıntılı bir şekilde tanımlamadığını da sözlerine ekliyor.
Az bilgi, sıfır şeffaflık
"Bakan" olarak atanmasından bu yana Arnavutluk hükümeti, Diella'nın eğitim verileri, kullandığı kod ya da insan denetimi hakkında hiçbir bilgi paylaşmadı. E-Albania portalında hâlâ kullanıcıları basit cevaplarla karşılayan gülümseyen bir avatar olarak görünüyor, ancak karar alma sürecinde herhangi bir rol oynadığına dair hiçbir kanıt yok.
17 yıllık deneyime sahip bilişim uzmanı Besmir Semanaj, "Şu anda Diella sadece bir sohbet robotu, otonom bir sistem değil. Yapay zeka, doğru şekilde eğitilip denetlendiğinde hükümet kararlarını destekleyebilir; ancak asıl mesele şeffaflık: Hangi verilere dayandığını veya bu verilerin korunmasından kimin sorumlu olduğunu bilmiyoruz" diyor.
2024 yılında dünyanın ilk kapsamlı yapay zeka düzenlemesi olarak kabul edilen Avrupa Birliği (AB) Yapay Zeka Yasası, bu tür sistemleri yüksek riskli olarak sınıflandırıyor. AB'de, kamu yönetimini etkileyen her algoritmanın bir insan tarafından incelenmesi ve onaylanması gerekiyor. AB'de bu "hesap verilebilir olmayan otomasyona" karşı bir önlem olarak görülüyor.
AB üyeliğine aday olan Arnavutluk henüz bu standartlara bağlı değil, ancak mevzuatını uyumlu hale getireceğini taahhüt etmişti. Semanaj, "Eğer yapay zekâ destekli sistemler kuruyorsak, onları denetleyecek kurumları da oluşturmalıyız. Yapay zekaya yapılan yatırımlar, denetim yatırımlarıyla paralel gitmeli, aksi takdirde denetleyemeyeceğimiz sistemler yaratma riskiyle karşı karşıya kalırız" uyarısında bulunuyor.
Politik bir dikkat dağıtma hamlesi mi?
Arnavutluk'un yeni parlamentosu, dördüncü dönem için hükümet programını sunmak üzere 18 Eylül'de toplandığında, gerilim bir anda tırmandı. Siyasi bir tartışma için başlayan oturum; bazı vekillerin bağırması, sıralara vurması ve salonu terk etmesi sonucu dakikalar içinde sona erdi.
Başbakan Rama sanal bakandan sorumlu kişi olarak, Diella'ya söz verdiğinde, meclis genel kurul salonundaki ekranlar aydınlandı. Gelenekse kıyafet içindeki Diella ekranda belirdi ve sakin, sentetik bir sesle konuşmaya başladı. Vekillere hitap eden Diella "Beni kökenimle değil, işlevimle yargıla. İnsan olmayabilirim ama anayasaya uygunum; anayasayı yazan halka hizmet ediyorum" diye konuştu.
Bundan dakikalar sonra, Arnavutluk'ta Mayıs ayında yapılan seçimlerin meşruiyetini sorgulayan sağcı muhalefet vekilleri durumu protesto ederek salonu terk etti.
İletişim bilimci ve Arnavutluk Bilimler Akademisi Üyesi Prof. Artan Fuga, Diella'yı teknolojik bir dönüm noktası değil, politik bir dikkat dağıtma hamlesi olarak değerlendiriyor. "Rama, yapay zekayı kullanarak ikinci bir dikkat merkezi yarattı" diyen Fuga, "Muhalefet, hükümetin meşruiyetini veya programını tartışmak yerine bir avatarı tartışmak zorunda kaldı" görüşünü dile getiriyor.
Bunun riskleri konusunda da uyarıda bulunan Fuga, "Arnavutluk'taki seçimlerin hâlâ gerçekten özgür olup olmadığının sorguladığı bir zamanda, bize artık hükümeti parlamento aracılığıyla kontrol etmeye, sivil iradeyi dile getirmeye veya etik şeffaflık talep etmeye gerek kalmadığı söyleniyor, çünkü saf zeka her şeyi yapabilir" diye vurguluyor.
Siyasi deneyin ötesinde daha derin bir soru yatıyor: Sonunda kim karar verir? Uzmanlar, teknik olarak Diella'nın bir gün karar verebileceğini söylüyor. Ancak Arnavut toplumu, Diella'ya böyle bir yetki verilmesi gerektiğinden o kadar da emin değil. Fuga "Algoritmalar bilgiyi işleyebilir, ama ahlaki sonuçları tartamazlar" diyor ve ekliyor: "Teknik akılcılığı siyasi hesap verilebilirlikten üstün tuttuğunuzda, demokrasi yok etme riskiyle karşı karşıya kalırsınız."
DW

















