Suriye'deki Şam yönetimi, 6 Mart'tan beri çatışmaların sürdüğü Lazkiye ve Tartus bölgelerinde başlatılan askeri operasyonun sona erdiğini duyurdu.
Suriye geçici yönetimi Devlet Başkanı Ahmet eş-Şera, 9 Mart'ta sivillerin öldürülmesinde payı olan kimseye müsamaha gösterilmeyeceğini ve hepsinin yargılanacağını söylemişti.
Eş-Şera ayrıca "Kimse hukuktan üstün olmayacak ve elinde Suriyeli kanı olan herkes er ya da geç adaletin karşısına çıkacak" demişti.
İngiltere merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi'ne (SOHR) göre geçtiğimiz günlerde çıkan çatışmalarda 900'ü aşkını sivil olmak üzere yaklaşık 1500 kişi hayatını kaybetti.
BBC, infazların Suriye'nin yeni hükümetine bağlı güçler tarafından gerçekleştirildiğine dair iddiaları bağımsız olarak doğrulayamadı.
Şam'daki geçici yönetim, katliam iddialarının soruşturulması için bir ulusal komite kurulacağını duyurdu.
Suriye'nin resmi ajansı SANA'ya konuşan Savunma Bakanlığı Sözcüsü Albay Hasan Abdulgani, Beşar Esad'a bağlı "rejim kalıntılarının" bölgeden temizlendiğini ve güvenliğin yeniden tesis edildiğini duyurdu.
Abdulgani, kamu kurumlarının temel hizmetleri sunmaya yeniden başladığını açıkladı ve "güvenlik ve istikrarı sağlamaya yönelik çalışmaların" sürdüğünü belirtti.
Eş-Şera: Bu ülkede birlikte yaşayabileceğiz
Suriye'de geçiş yönetimi Telegram kanalından "Suriye'nin kıyı kentlerinde yaşanan olayları soruşturmak üzere bağımsız bir ulusal komitenin kurulmasına" karar verildiğini açıklamıştı.
Açıklamada, komitenin "sivillere yönelik ihlalleri araştıracağı ve sorumluları tespit edeceği" belirtildi.
Yönetimin başkanı Ahmed eş-Şera, çatışmaların ardından barış çağrısında bulunmuştu.
Eş-Şera "Ulusal birliği ve sivil barışı mümkün olduğunca korumalıyız... Bu ülkede birlikte yaşayabileceğiz" dedi.
Geçici devlet başkanı, Pazar günü Şam'daki bir camide yaptığı konuşmada, "Şu anda Suriye'de olanlar, beklenen zorluklar kapsamında değerlendirilmeli" dedi.
Ancak Eş-Şera Lazkiye ve Tartus'taki kıyı bölgelerinde "Suriye güvenlik güçlerinin Alevilere yönelik katliam yaptığı" yönündeki iddialara doğrudan değinmedi.
Pazar günü Suriye medyası, hükümet güçleri ile Esad yanlıları arasında Tartus ile Lazkiye arasında yer alan Banias'taki bir doğalgaz santralinde de çatışmalar yaşandığını bildirdi.
Suriye Savunma Bakanlığı'ndan bir sözcü, devlet ajansı SANA'ya yaptığı açıklamada, güvenlik güçlerine yönelik "hain saldırılar" sonrasında hükümetin yeniden kontrolü sağladığını söyledi.
Cuma akşamı Suriye'nin resmi haber ajansı SANA'ya konuşan bir Suriye Savunma Bakanlığı yetkilisi, bazı silahlı güçlerin Kardaha'da çeşitli binaları ele geçirerek buralardan saldırılar düzenlediğini, bunu sonlandırmak için Cuma akşamı bölgeye gönderilen güvenlik güçlerinin Kardaha'da bir operasyon başlattığını söylemişti.
Suriye'de geçiş dönemi başkanı ilan edilen Ahmed eş-Şera, Cuma gecesi Reuters'a yaptığı açıklamada "Devrik rejimin kalıntılarının peşine düşmeye devam edeceğiz" demiş ve şöyle devam etmişti:
"Onları adil bir şekilde yargılayacağız. Silahlar yalnızca devletin elinde bulunacak."
BM: 'Yönetim Suriyelileri korumak için hızla adım atmalı'
Birleşmiş Milletler, Suriye'de artan şiddet olaylarına ilişkin ülkenin yeni liderlerini "Suriyelileri korumak için hızla adımlar atmaya" çağırdı.
BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk, "Eski hükümetin unsurları ve diğer yerel silahlı gruplar tarafından başlatıldığı bildirilen bir dizi koordineli saldırının ardından, kadınlar, çocuklar dahil tüm ailelerin öldürüldüğüne dair son derece rahatsız edici haberler alıyoruz" dedi.
Türk, kimliği belirsiz failler, Suriye güvenlik güçleri üyeleri ve eski Esad hükümetiyle bağlantılı unsurlar tarafından "mezhep kökenli yargısız infazlar" gerçekleştirildiğine dair haberler olduğunu söylüyor.
Türk tüm cinayetler hakkında şeffaf ve tarafsız soruşturmalar yapılması çağrısında bulundu.
Beyrut'ta bulunan BBC Orta Doğu Muhabiri Hugo Bachega, "Aleviler, İslamcıların liderliğindeki isyancıların Aralık'ta eski rejimi devirip iktidarı ele geçirmesinden bu yana ayrımcılık ve saldırılara maruz kalmaktan şikayetçi" diyor.
SANA'nın Türkçe servisi, Lazkiye Valiliği Kamu Düzenliği Müdürü Yarbay Mustafa Knefati'nin şu açıklamasına yer verdi:
"Önceden planlanmış ve kasıtlı bir saldırıyla, Esad milislerinin birkaç grubu kontrol noktalarımıza saldırdı ve Cebleh bölgesi ve kırsalında çok sayıda devriyemizi hedef aldı."
SANA Türkçe, sosyal medya hesaplarından Suriye'nin farklı noktalarından yola çıkan askeri konvoyların Lazkiye ve Tartus'a varışlarına dair fotoğraf ve videolar paylaştı.
Fidan'dan 'provokasyon' uyarısı
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suriye'nin kıyı kentlerinde yaşanan olayları "provokasyon" olarak nitelendirdi.
9 Mart'ta Ürdün'ün başkenti Amman'da yaptığı açıklamada Fidan, "Suriye hükümetinin hiçbir provokasyona gelmeden haftalardır sürdürdüğü politikanın, bir provokasyonla rayından çıkarılmaya çalıştığını görüyoruz" dedi.
AKP Sözcüsü Ömer Çelik de 9 Mart'ta yaptığı açıklamada, Suriye'de yaşananlar için "Orayı istikrarsızlaştırmak isteyenler çökmüş devlet yapısı istiyor. Mezhep ve etnik provokasyonları kullanılıyor" ifadelerini kullandı.
Çelik, "Sünni ya da Alevi, hiçbir sivilin hedef alınmasını meşru görmeyiz, kabul etmeyiz. Bölge siyasetimizin esasını kardeşlik siyaseti oluşturur. Aramıza siyasal mezhepçilik duvarlarının örülmeye çalışıldığını görüyoruz" diye ekledi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel "Alevilere yönelen şiddetin sonucunda sivil kayıpların artması ve azınlıklara yönelik katliam endişesi bütün vatandaşlarımızda büyük bir kaygı yaratmaktadır" dedi.
Özel, Türkiye hükümetini "sivil kayıpların önlenmesi için Şam yönetimi nezdinde sonuç alıcı girişimlerde bulunmaya" davet etti.
DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan tarafından yapılan ortak açıklamada, "Türkiye'deki iktidarı, HTŞ yönetimiyle kurduğu yakın ilişkiyi ve her türlü işbirliğini gözden geçirmeye, bu katliamları önlemek üzere yapıcı bir yaklaşım sergilemeye davet ediyoruz" denildi.
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı da "Yasa dışı gruplar tarafından işlenen suçları ve güvenlik güçlerinin hedef alınmasını" kınadı.
Almanya Dışişleri Bakanlığı da sosyal medya hesabında paylaştığı açıklamada "Suriye'nin batısında çok sayıda kişinin hayatını kaybettiği çatışmalar nedeniyle şoktayız" ifadelerini kullandı:
Tüm taraflara şiddet ve nefret sarmalından çıkmak için barışçıl çözüm, ulusal birlik, içerleyici siyasi diyalog ve geçiş dönemi adaletine odaklanmaları çağrısında bulunuyoruz.
Bu makalede X içeriği bulunmaktadır. Çerez ve diğer teknolojileri kullanıyor olabilirler, bilgisayarınıza herhangi bir şey yüklenmeden önce sizin rızanızı alırız. İzin vermeden önce çerez politikasını okumak ve gizlilik politikasına göz atmak isteyebilirsiniz. Bu içeriğe ulaşmak için lütfen "kabul et ve devam et" seçeneğine tıklayın.
İran Dışişleri Bakanlığı da Suriye'deki çatışmaların bölgesel istikrarsızlık yaratma riski bulunduğunu söyledi.
Birleşmiş Milletler Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen ise sivil can kayıplarına dair haberlerin çok üzücü olduğunu ve "derin endişe duyduklarını" söyledi.
Pedersen taraflara itidal çağrısında bulundu.
Çatışmalar nasıl başladı?
Lazkiye ve Tartus'ta etkili olan çatışmalar, 6 Mart'ta Beit Ana köyü sakinlerinin güvenlik güçlerine bir şüpheliyi teslim etmemesiyle başladı.
Köyde çıkan gerilimin ardından Şam'a bağlı güvenlik güçleri bölgede güvenlik operasyonu başlattı.
Bu operasyon sırasında Esad yönetimine bağlı güçler, Şam yönetimi askerlerine saldırdı.
Olaylar, Esad'ın 8 Aralık'ta devrilmesinin ardından ülkedeki en büyük çaplı çatışmalara dönüştü.
Esad yönetimine bağlı güçler bölgedeki bazı askeri noktaları ele geçirdi ve Cebleh merkezinde çatışmaya girdi.
Bölgedeki otoyollarda güvenlik güçlerine yönelik saldırılar gerçekleştirildiği bilgisi var.
Cebleh'te yaşayan Ali adlı bir çiftçi, Fransız AFP ajansına verdiği demeçte "şehir savaşı ve sokak çatışmalarına" şahit olduğunu söyledi.
Çiftçi, "Tüm gece çatışma ve patlama sesleri duyduk. Herkes korkuyor... evlerimizde hapis kaldık ve dışarı çıkamıyoruz" diye konuştu.
Humus ve Halep'te gösteriler
SANA, Humus ve Halep'te 6 Mart'ı 7 Mart'a bağlayan gece Şam yönetimine destek için gösteriler düzenlendiğine dair haber ve görüntüler geçti.
Şam'daki geçici yönetimin Savunma Bakanlığı sözcüsü Albay Hasan Abdulgani, halen Esad'a sadık olan güçlere silah bırakma çağrısı yaptı:
"Binlece kişi silahlarını bırakıp ailelerine dönmeyi seçti, bazılarıysa hala katil ve suçluları savunmak için kaçmak ve savaşmakta ısrar ediyor. Seçim ortada: Silahlarınızı bırakın ya da kaçınılmaz sonunuzla yüzleşin."
Şam yönetimi, Aralık 2024'ten bu yana Lazkiye ve Tartus'un bulunduğu bölgede güvenliği tesis etmekte zorlanıyor.
Bölgedeki Alevi gruplar, Esad'ın devrilmesinin ardından özellikle Humus ve Lazkiye'de azınlıkların hedef alındığını ve saldırıya uğradığını söylüyor.
Güvenlik güçleri bu bölgelerde Esad yönetimine bağlı güçleri ortadan kaldırmak için aylardır operasyon düzenliyor.
Aktivistler, bu operasyonlar sırasında bölge sakinlerinin evlerine el konulduğunu, insanların infaz edildiğini ve kaçırıldığını iddia ediyor.
Geçici yönetim makamlarıysa şiddet olaylarının "istisnai durumlar" olduğunu savunuyor ve suçluların cezalandırılacağını taahhüt ediyor.
Geri dönenlerin sayısı 300 bini aştı
Öte yandan Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği 7 Mart'ta, Aralık'tan bu yana Suriye'ye dönenlerin sayısının 300 bini aştığını açıkladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da bir gün öncesinde, Türkiye'den dönenlerin sayısının 133 bini geçtiğini duyurmuştu.
Diğer bölgeler ne durumda?
Suriye'de Beşar Esad'ın 8 Aralık 2024'te ülkeyi terk ederek Rusya'ya sığınmasının ardından ülkenin büyük bölümünde silahlar sustu.
Esad'ı deviren muhalif güçlerin başını çeken İslamcı Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) grubu ülkede bir geçiş yönetimi kurdu.
Geçiş dönemi başkanlığına HTŞ lideri Ahmet eş-Şera atandı.
Şubat sonunda ülkenin yol haritasını belirlemek için bir "Ulusal Diyalog Konferansı" düzenlendi.
Konferans, yeterince kapsayıcı olmadığı gerekçesiyle başta Suriye'deki Kürtler olmak üzere azınlıklar tarafından eleştirildi.
Ülkenin kuzeydoğu vilayetleri, omurgasını Halk Savunma Birlikleri'nin (YPG) oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) kontrolü altında.
Türkiye, iki grubu da PKK'nın uzantısı "terör örgütü" olarak kabul ediyor.
SDG ve Şam arasında grubun yeni kurulan Suriye Ordusu'na katılması ve kuzeydoğu topraklarının Şam yönetimine verilmesi üzerine müzakereler yürütülüyor.
SDG ve Türkiye'nin desteklediği Suriye Milli Ordusu'na (SMO) bağlı gruplar Aralık 2024'ten bu yana çatışmayı sürdürüyor.
Son olarak 7 Mart'ta SDG ve SMO arasındaki bölgede kalan Tişrin Barajı'nda da iki grup arasında çatışmalar yaşandığına dair haberler geldi.
Ankara, SMO unsurlarına silah bırakıp Şam'ın kurduğu orduya katılma çağrısı yaptı.
Bazı grupların bu çağrıya uyduğuna dair haber ve açıklamalar mevcut, ancak entegrasyon sürecinin nasıl ilerleyeceğine dair net bir yol haritası yok.
Ülkenin güneyindeyse İsrail ordusu, işgal altındaki Golan Tepeleri'nden Suriye topraklarına girerek başkent Şam'a 20 kilometre uzağa kadar geldi.
İsrail, Şam yönetimini tanımadıklarını duyuran ve başkentte güvenlik güçleriyle çatışmalara giren Dürzi grupları destekliyor.
Başbakan Binyamin Netanyahu ve Savunma Bakanı İsrail Katz, İsrail ordusuna gerekirse Dürzi grupları korumak üzere teyakkuzda olma emri verdi.
BBC