Uyku felci (Karabasan), tablolara ve korku hikayelerine ilham veren bir olgu. Araştırmacılar insanların rüyalardan neden hareket edemeyerek uyandıklarını ve bazen halüsinasyon görmeye devam ettiklerini anlamaya başlıyor.
Uyku felcini ilk olarak genç bir kızken yaşamıştım. Sabahın erken saatleriydi, okula gitmek için yataktan kalkmama daha birkaç saat vardı. Uyandım ve yatakta dönmeye çalıştım ama hareket edemiyordum, bütün vücudum felç olmuştu.
Beynim uyanık olsa da kaslarım hala uykudaydı. Yatak odam sanki daralıyor, duvarlar üzerime geliyordu ve kendimi paniklemiş hissediyordum. Yaklaşık 15 saniye sonra felç hali geçti.
Sonra bunun uyku felci olduğunu öğrendim. Vücut geçici olarak felç kalırken beynin bir kısmının uyanık kaldığı bu durum oldukça yaygın. O ilk korkutucu deneyimin ardından, iki-üç gecede bir olmaya başlamış ve her defasında daha az korkutucu hale gelmişti.
"O kadar canlı, o kadar gerçekti ki" diye
Eski ve yaygın bir olgu
Şeytan, hayalet, uzaylı, tehditkar davetsiz misafirler, hatta ölü akrabaların halüsinasyonunun yanı sıra kendi vücutlarından bazı parçaların havada uçuştuğunu ya da bedenlerinin bir kopyasının yanlarında yattığını görenler de var. Bazıları melek görüp dini bir deneyim yaşadıklarına inanır. Araştırmacılar bu halüsinasyonların bir zamanlar Avrupa'da cadılara olan inancı körüklemiş olabileceğini ve hatta bazı modern uzaylı kaçırma iddialarının arkasında olabileceğini düşünüyor.
Edebiyat tarihinde bu tür olaylara ilişkin çok sayıda renkli tasvir bulunuyor. Mary Shelley'nin Frankenstein'daki bir sahneyi yazarken bir uyku felci tablosundan esinlendiği anlaşılıyor. Harvard Üniversitesi'nde uyku araştırmacısı olan ve tedavi yollarına ilişkin ilk klinik çalışmayı 2020'de tamamlayan Baland Jalal, uyku felci için "Eskiden göz ardı edilen bir olguydu ama son 10 yılda artan bir ilgi var" diyor.
Jalal, bugün bu durumu araştıran bir avuç uyku uzmanından biri. Uyku felcinin nedenleri ve etkileri hakkında daha sağlam bir tablo sunmayı ve bu durumun insan beyninin gizemleri hakkında ne ifade ettiğini bulmayı umuyorlar.
Bugün Maryland St Mary's College'da misafir doçent olarak görev yapan klinik psikolog Brian Sharpless 2011'de Pennsylvania Eyalet Üniversitesi'nde yaptığı kapsamlı çalışmayla uyku felcinin yaygınlığını ortaya koydu. Çalışma, yetişkinlerin yaklaşık yüzde 8'inin bu olguyu yaşadığını, bu oranın üniversite öğrencilerinde yüzde 28'e, psikiyatri hastalarında ise yüzde 32'ye kadar çıktığını gösteriyordu.
Uyku felcinin nedeni
Bu durumu yaşadıktan sonra bazıları doğaüstü ve hatta paranormal açıklamalara yönelse de Jalal, nedenin çok daha basit olduğunu söylüyor. Geceleri vücudumuz uykunun dört aşamasından geçer. Son aşamaya hızlı göz hareketi uykusu ya da "REM" denir. Bu, rüya gördüğümüz zamandır. REM sırasında beyin, muhtemelen rüyalara göre hareket edip kendimize zarar vermemizi önlemek için kasları felç eder.
Ancak bazen (bilim insanları hala nedeninden emin değil) beynin duyusal kısmı REM'den erken çıkıp kendinizi uyanık hissettirir. Beynin alt kısmı ise hala REM'dedir ve kaslarınızı felç etmek için nörotransmitterler göndermeye devam eder.
"Beynin duyusal kısmı aktif hale gelir" diyor Jalal:
"Zihinsel ve algısal olarak uyanıyorsunuz ama fiziksel olarak hala felçsiniz."
Uyku felcini birçok insan için alıştıkları bir durum olarak değerlendiren Oxford Üniversitesi'nde uyku profesörü Colin Espie, "Bu biraz uyurgezerliğe benziyor; uyurgezer insanların çoğu hiç doktora gitmiyor. Bu aile içinde bir sohbet konusu gibi kalıyor" diyor.
Ancak şanssız bir azınlık için bu durum daha ciddi sorunlara yol açabiliyor. Sharpless'ın araştırması, uyku felci yaşayanların yüzde 15 ila yüzde 44'ünün "klinik olarak önemli sıkıntı" yaşadığını ortaya koydu.
Sorunlar genellikle durumun kendisinden ziyade uyku felcine nasıl tepki verdiğimizden kaynaklanıyor.
Hastalar gün boyunca bir sonraki nöbetin ne zaman geleceğiyle ilgili endişe yaşıyor.
Espie, bunun bir tür panik atağa dönüşebileceğini söylüyor. En ciddi vakalarda ise uyku felci narkolepsinin bir işareti olabilir.
Narkolepsi, beynin uyku ve uyanma düzenini düzenleyemediği ve kişinin uygunsuz zamanlarda uykuya dalmasına neden olan daha ciddi bir rahatsızlık.
Tedavi
Doktorlar, uyku yapısı parçalandığı için uykusuz kalındığınızda uyku felci geçirme olasılığının daha yüksek olduğunu söylüyor. Bazı hastalar da sırt üstü yattıklarında daha fazla bu durumu yaşadıklarını söylüyor, ancak bu konuda belirli bir açıklama yok.
Uyku felcinin tedavisinde en yaygın yaklaşım eğitimseldir: Hastalara bu durumun nasıl meydana geldiği basitçe anlatılır ve tehlikede olmadıkları konusunda güvence verilir.
Bazen bir tür meditasyon terapisi kullanılır. Amaç, hastanın yatağa gitme konusundaki endişesini azaltmak ve uyku felci geldiğinde sakin kalmaları için onları eğitmektir.
Daha ciddi vakalarda, normalde depresyon tedavisinde kullanılan ancak REM uykusunu bastırma gibi bir yan etkisi olan seçici serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI'lar) dahil olmak üzere ilaçlar uygulanabilir.
En dramatik ve etkisi uzun süren uyku felci atakları canlı halüsinasyonlarla gelenlerdir. Bunlar korkuya yol açsa da bilim insanları aynı zamanda bize insan beyni hakkında önemli veri sunduklarını düşünüyorlar.
Beyin kendi açıklamasını yaratıyor
Uyku felcine girdiğinizde, beyninizin motor korteksi vücuda sinyaller göndermeye başlar ve hareket etmesini söyler. Ancak kaslar felçlidir ve bu yüzden beyin karşılığında herhangi bir geri bildirim sinyali almaz. Jalal, "Bir uyumsuzluk vardır... benlik parçalanmış, bozulmuştur" diyor.
Sonuç olarak, beyin "boşluğu doldurur" ve kasların neden hareket edemediğine dair kendi açıklamasını yaratır.
Bu yüzden pek çok halüsinasyonda bir yaratık göğsünüze oturur ya da vücudunuzu aşağı doğru bastırır.
Bu da evrimci bilim insanları arasında popüler olan insan beyninin bir "hikaye anlatma makinesi" olduğu fikrini güçlendiriyor.
Dünyanın büyük bir kısmının rastlantısal olduğu gerçeğini kabul etmekte zorlanıyoruz ve bu yüzden beynimiz sıradan olana bir anlam bulma çabasıyla dramatik anlatılar tasarlıyor.
Londra Üniversitesi Goldsmiths'te anomalistik psikoloji araştırma biriminin başkanı olan Christopher French, on yıldan fazla bir süreyi dünyanın dört bir yanında bu halüsinasyonları yaşamış insanlarla konuşarak ve gördüklerini kaydederek geçirdi. French "Ortak temalar var, ancak aynı zamanda büyük miktarda kendine özgülük, değişkenlik de var" diyor.
Halüsinasyonlar kültürden büyük ölçüde etkileniyor gibidir. Kanada'nın bir bölgesinde göğsünüzün üzerinde oturan bir "Yaşlı Cadı" iken, Meksikalılar göğüslerinde yatan bir "ölü adam", Türkler gizemli ve hayaletimsi bir yaratık olan "Karabasan"ı tarif eder; İtalyanlar da genellikle cadı halüsinasyonu görürler.
Bu durum, insanların kültür ve beklentilerden büyük ölçüde etkilenen sosyal hayvanlar olduğu fikrini güçlendiriyor.
Kültürün yarattığı korku
Jalal, Danimarka ve Mısır'da benzer yaş ve cinsiyet dağılımına sahip gönüllüler arasında yaptığı çalışmalarda semptomları karşılaştırmış ve uyku felcinin ortaya çıkış biçiminde kültürel bir uçurum olduğunu görmüştür. Mısırlıların uyku felci geçirme olasılığı Danimarkalılardan çok daha yüksekti (yüzde 25'e kıyasla yüzde 44) ve buna doğaüstü bir açıklama getirme olasılıkları daha yüksekti.
Jalal'ın teorisine göre doğaüstü korkusu insanların uyku felcinden daha fazla korkmasına neden oluyor ve bu kaygı da zihinle beden arasındaki yakın kaynaşmanın bir göstergesi olarak bu olgunun gerçekleşme olasılığını artırıyor.
"Kaygı ve stres yaşadığınızda, uyku yapınız daha parçalı hale gelecektir, bu nedenle uyku felci geçirme olasılığınız daha yüksektir" diyor:
"Diyelim ki büyükanneniz size 'Yaratık böyle görünüyor, geceleri geliyor ve size saldırıyor' dedi. Ve bu korku nedeniyle aşırı uyarılırsınız, beyninizin korku merkezleri aşırı tetikte olur. Ve bir de bakmışsınız ki REM uykusu sırasında 'Bir şeyler ters gidiyor, hareket edemiyorum, yaratık burada' diye hissediyorsunuz.
"Öyle görünüyor ki kültür gerçekten de bu çarpıcı etkiyi yaratabiliyor."
Luke Mintz | BBC Future