Donald Trump'ın seçim zaferi, ittifakın Avrupalı üyeleri arasında savunma harcamalarından Ukrayna'ya desteğe kadar pek çok konuda endişeye neden olacak.
Avrupalı liderler Çarşamba sabahı Donald Trump'ın ABD Haberleri">ABD başkanlık seçimlerindeki dikkat çekici zaferini değerlendirirken, kıta genelindeki başlıca endişelerden biri NATO'nun Trump yönetimi ile nasıl başa çıkacağı olacak.
Bazı AB ülkelerinin liderleri Trump'ı tebrik ederek birlikte çalışmaya istekli olduklarını vurgularken, Avrupa'nın çıkarlarını koruyacaklarını da belirttiler. ABD seçimleri öncesinde bazı Avrupalı politika yapıcılar, Trump'ın olası zaferinin Ukrayna'ya yardımdan NATO'nun geleceğine kadar pek çok konuda ne anlama gelebileceği konusunda endişeli olduklarını dile getirmişlerdi.
Trump defalarca ittifakı eleştirmiş ve ABD'nin bütçeye çok fazla katkıda bulunurken AB üyelerinin savunmaya çok az harcama yaptığından şikayet etmişti. Trump, seçim kampanyası sırasında, ABD'nin NATO üyelerini Rusya'nın gelecekteki bir saldırısına karşı ancak savunma harcamaları yükümlülüklerini yerine getirmeleri halinde koruyacağını söyledi.
Hollanda'nın 14 yıl süren başbakanlık görevi sırasında Trump ile birkaç kez bir araya gelen NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, çarşamba sabahı X'te yaptığı bir paylaşımda ABD'nin seçilmiş başkanını överken NATO'nun önemini de vurguladı.
Rutte, ittifakın karşı karşıya olduğu çok sayıda zorluğa atıfta bulundu, ancak Rusya'nın 2022'de Ukrayna'yı geniş çaplı işgalinden özellikle bahsetmedi.
"Daha agresif bir Rusya'dan terörizme, Çin ile stratejik rekabete ve Çin, Rusya, Kuzey Kore ve İran'ın artan uyumuna kadar küresel olarak artan sayıda zorlukla karşı karşıyayız," dedi.
Rutte ayrıca Trump'ın "daha güçlü, daha büyük ve daha birleşik bir ittifak" tarafından memnuniyetle karşılanacağını söyledi ve üyeler arasında savunma harcamaları ve üretimindeki artışa vurgu yaptı.
NATO'nun 32 üyesinden 23'ünün bu yıl GSYH'nin en az yüzde 2'sini savunmaya harcama hedefini tutturacağı tahmin ediliyor. 10 yıl önce bu oranı sadece üç ülke tutturabilmişti. Yetkililer ve analistler daha önce bunun kısmen Trump'ın önceki başkanlığı döneminde ittifak üzerinde kurduğu baskıdan kaynaklandığını, ancak esas olarak Rusya'nın Ukrayna'yı geniş çaplı işgalinden kaynaklandığını belirtmişlerdi.
Pragmatizmin önemi
Rutte, Trum'ın Beyaz Saray'a geri dönüşüyle ilgili siyasi bir ipte yürümek zorunda kalırken, Avrupalı diğer liderler görüşlerini ifade ederken diplomatik olmak zorunda değil.
Estonya parlamentosu dış ilişkiler komitesi başkanı Marko Mihkelson, çarşamba günü X'te yaptığı bir paylaşımda Avrupa'nın "kendi[si] ve dostları için savaşmaya hazır" olması gerektiği uyarısında bulundu.
"ABD'nin bir sonraki başkanının büyük olasılıkla Donald Trump olmasına bakılmaksızın Avrupa, transatlantik ittifakı korumak için her şeyi yapmalıdır. Önümüzde, NATO'nun en zorlu yılları var" diye yazan Mihkelson aynı zamanda Estonya'nın NATO delegasyonunun da başkanı.
Siyasi analistler, Trump'la NATO konusunda anlaşmanın anahtarının pragmatizm olacağını söylüyorlar.
Avrupa'nın şansına, Rutte esneklik ve siyasi fırsatçılıktan anladığı için Hollanda'da "Teflon Mark" olarak biliniyor. Daha önceki görüşmelerinde Trump'ı iyi idare ettiği ve seçilmiş ABD Başkanı tarafından nispeten iyi gözle bakıldığı söyleniyor.
Lahey merkezli Clingendael Enstitüsü'nün güvenlik ve savunma programı başkanı Dick Zandee'ye göre, Trump'ın ABD'nin ittifaktan ayrılabileceğini ima ettiği 2018 NATO zirvesinde, dönemin Hollanda Başbakanı Rutte, görev süresi boyunca Avrupa'yı savunmaya daha fazla harcama yapmaya zorladığı için ABD başkanını övdü.
"Ama [Rutte] tüm övgüyü Trump'a yaptı ve Trump'ın da gururu okşandı. O zamanda beri Rutte, Trump yönetimindeki Beyaz Saray'a çok iyi bir giriş bileti aldı," dedi.
Para meseleleri
ABD, NATO'nun en büyük finansörü ve ittifakın son tahminlerine göre 2024 yılında savunma için yaklaşık 968 milyar dolar harcayacak.
Ancak ABD bir borç kriziyle karşı karşıya ve bu da federal borç faizleri rekor seviyedeyken ve Trump'ın harcama ve vergi planları bu artan yükü daha da kötüleştirecekken, hükümetin savunma harcamalarını nasıl sürdüreceği ya da arttıracağı konusunda soru işaretleri yaratıyor.
Avrupalı liderler çıtayı yükseltiyor. Almanya bu yıl Soğuk Savaş'ın sona ermesinden bu yana ilk kez GSYH'nin yüzde 2'si oranında harcama hedefine ulaşırken, Fransa da bunu yapıyor. Ukrayna ve Rusya'ya sınırı olan Estonya, Finlandiya, Romanya, Macaristan ve Polonya gibi pek çok ülke çatışmalar ışığında savunma harcamalarını arttırdı.
Özellikle Polonya son on yılda savunma harcamalarını ikiye katlayarak GSYH'nin yüzde 4'ünden fazlasına çıkardı ve hükümet gelecek yıl bu oranı yüzde 5'e çıkarma sözü verdi ki bu da Polonya'yı ekonomik çıktı bakımından ittifaka en büyük katkıyı yapan ülke haline getirecek.
Salı günü İtalya'yı ziyaret eden Rutte, İtalya Başbakanı Giorgia Meloni ve Cumhurbaşkanı Sergio Mattarella ile bir araya gelerek savunma ve Ukrayna'ya destek konularını görüştü.
NATO Genel Sekreteri, İtalya Başbakanına yüzde 2'lik harcama hedefinin önemini hatırlatırken, İtalya bu yıl GSYH'sinin yüzde 1.49'unu savunmaya harcayacak. Meloni Avrupa ülkelerine ittifak içinde daha büyük bir rol üstlenmeleri çağrısında bulundu.
Meloni, "Hepinizin bildiği gibi, ittifakın Kuzey Amerika ayağının yanında bir de Avrupa ayağının olması gerektiğini düşünüyoruz," dedi. Bunun ikili bir amacı olduğu düşünülüyor: AB üyeleri daha fazla kararlılık ve etkinlik göstererek Washington'u yatıştırabilir ve ABD'nin ittifakı sarsmaya veya nihayetinde ittifaktan ayrılmaya karar vermesi durumunda kıtanın kendini savunma yeteneğini güçlendirebilir.
Ukrayna'ya ilişkin endişeler
İtalya 2025 yılında Ukrayna'nın yeniden inşasına ilişkin bir sonraki konferansa ev sahipliği yapacak. Göreve geldiğinden beri Rutte, savaşın vurduğu ülkeye Batı'nın desteğini sağlamak için çabalıyor. İttifakın Ukrayna'ya bu yıl 40 milyar euro sağlama yolunda ilerlediğini ve 2025 yılında da bu finansman düzeyini sürdürmeyi kabul ettiğini söyledi.
Trump'ın ABD'nin Kiev'e verdiği desteğin düzeyini eleştirdiği ve Biden yönetiminin Ukrayna'ya on milyarlarca dolar askeri ve mali yardımda bulunduğu göz önüne alındığında bu önemli bir gelişme olabilir.
Trump'ın göreve gelmeden önce - daha fazla açıklama yapmadan - çatışmayı sona erdirebileceğine dair verdiği söz, özellikle Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiy'yi defalarca eleştirdiği ve daha önce Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'i övdüğü göz önüne alındığında, bunun Ukrayna'nın savaş çabaları için ne anlama gelebileceği konusunda endişe yarattı.
Almanya'nın Kiel Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırmaya göre, ABD'nin Kiev'e yaptığı yardımın tamamen rafa kaldırılması halinde Ukrayna'ya tedarik edilen silahların değeri öngörülen 59 milyar euro'dan 34 milyar euro'ya düşecektir.
Bu yılın başlarında NATO müttefikleri Ukrayna'ya silah tedarikinin koordine edilmesinde daha büyük bir rol üstlenmeye karar vererek, Trump yönetiminin bu çaba için ne anlama gelebileceğine dair endişelerin ortasında süreci korumak için ABD'den görevi devraldı.
Bazı analistlerin izolasyonist olarak nitelendirdiği Trump ve Cumhuriyetçi partinin giderek daha milliyetçi ve korumacı bir tutum takınması da buna eklenince, ABD'nin NATO ve küresel güvenlik konusundaki tutumunun ne anlama gelebileceğine dair korkular artıyor.
Fransa eski dışişleri bakanı ve akademisyen Hubert Védrine ABD'yi "olimpik bir el çabukluğuna" sahip olarak tanımladı. ABD'nin tavrını, "Biz kazandık. Değerlerimiz, yaptırımlar, bombalamalar ve benzeri yöntemlerle her yerde empoze edilecek," diyerek nitelendirdi.
euronews