Avrupa
Giriş Tarihi : 12-01-2024 10:30

İsrail'e karşı ‘soykırım’ suçlamasıyla açtığı davanın ilk duruşmada neler yaşandı?

İsrail'e karşı ‘soykırım’ suçlamasıyla açtığı davanın ilk duruşmada neler yaşandı?

Güney Afrika Cumhuriyeti’nin, “Gazze'deki Filistin halkına soykırım yaptığı” gerekçesiyle İsrail hakkında açtığı davanın, Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı’ndaki kamuya açık ilk duruşması tamamlandı. Duruşma, yarın İsrail’in yapacağı sözlü savunma ile devam edecek.

Yüksek mahkeme, yarınki duruşmanın ardından öncelikli olarak, İsrail’in Gazze’deki tüm askeri operasyonlarını durdurması için ihtiyati tedbir kararı verilmesi talebini ele alacak.

Hollanda’nın Lahey kentindeki Barış Sarayı’nda (Vredespaleis) saat 10:00’da başlayan duruşmanın ilk gününde, Güney Afrika, "soykırım" suçlamasına ilişkin savları sözlü olarak dile getirdi.

Güney Afrika Adalet Bakanı Ronald Lamola ve Lahey Büyükelçisi Vusimuzi Madonsela’nın da katıldığı duruşmada İsrail’i eski Yüksek Mahkeme Başkanı Aharon Barak temsil ediyor.

Güney Afrika heyetine de Yargıç Dikgang Ernest Moseneke başkanlık yapıyor.

Güney Afrika, öncelikli olarak, İsrail'in Gazze'deki askeri operasyonlarının derhal askıya alınması için, ihtiyati tedbir kararı verilmesi talebinde bulundu.

Güney Afrika Adalet Bakanı Ronald Lamola, ülkesinin, “bir insanlığın parçası olduğu bilinciyle Filistin halkına ellerini uzattığını” belirterek, “Hiçbir saldırı Soykırım Sözleşmesi'nin ihlalini haklı gösteremez” dedi.

Güney Afrika’nın Lahey Büyükelçisi Vusimuzi Madonsela da, “İsrail’in soykırım eylemlerinin, Filistin halkına karşı 1948'den bu yana gerçekleştirilen yasadışı eylemler dizisinin bir parçası olduğunu” söyledi.

Güney Afrikalı avukat Adila Hassim, İsrail'in Gazze Şeridi'nde sistematik bir model sergilediğini ve bunun sonucu "soykırımın gerçekleştiğini" savundu.

İsrail’in Birleşmiş Milletler (BM) Soykırım Sözleşmesi'ni ihlal ettiğini öne süren Hassim, bu acının ancak Uluslararası Adalet Divanı’nın vereceği kararla sona ereceğini belirterek, şöyle dedi:

"Filistinliler karadan silahlarla, havadan bombalarla, denizden toplarla öldürülüyor. Filistinlilerin yerlerinin tahrip edilmesi sonucunda da kıtlık ve hastalık tehlikesi var. Ayrıca İsrail çok az yardıma izin veriyor ve sürekli bombalama nedeniyle yardım sağlanmadı da mümkün değil. Bu da yaşamı imkansız hale getiriyor."

Güney Afrika’yı temsil eden avukatlar, 84 sayfalık iddianameyi, mahkeme salonuna yansıtılan görüntülerle de destekleyerek, İsrail’e yönelik "soykırım" suçlamasında bulundu.

 

Güney Afrika’nın hazırladığı iddianamede, dünyanın en yoğun nüfuslu bölgelerinden biri olan Gazze’de İsrail ordusu tarafından sürdürülen bombalamalar sonuc, çoğunluğu kadın ve çocuk olmak üzere 23 bin Filistinlinin öldüğü, en az 1 milyon 900 binden fazla Gazzelinin de yerinden edildiği belirtiliyor.

İddianamede, Türkiye, Brezilya ve İran’ın da bulunduğu 8 ülkenin, son dönemde İsrail’i soykırımla suçlayan açıklamalarına da işaret edilerek, İsrail’in uluslararası toplum tarafından ifade edilen ciddi endişelerin tamamen farkında olduğu savunuldu.

Güney Afrika, bu iddiasına gerekçe olarak İsrailli yetkililerin yaptığı açıklamaları gösterdi.

İddianamede İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant’ın, "Biz insansı hayvanlarla savaşıyoruz" ve İsrail Miras Bakanı Amichai Eliyahu’nun, “Gazze'ye nükleer saldırının da seçenekler arasında olduğu” yönündeki açıklamalarına yer verildi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun, “İsrailoğullarının İncil'deki düşmanı Amalek'ten” bahsettiğine işaret edilen iddianamede, aşırı sağcı İsrailli bakanlar Bezalel Smotrich ve Itamar Ben Gvir, Gazze'den mümkün olduğunca çok sayıda Filistinliyi bölgeyi terk etmeye ikna etme zamanının geldiği bir "göç projesi" çağrısında bulundukları vurgulandı.

İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog ve diğer yetkililerin Gazze'de masum veya olaya karışmamış sivillerin bulunduğunu inkar eden birçok açıklaması bulunduğuna yer verilen iddianamede, bütün bunların İsrail'in soykırım yapmaya kararlı olduğunu kanıtladığı savunuldu.

Mahkeme önünde Filistin ve İsrail yanlısı gösteriler

Uluslararası Adalet Divanı'ndaki duruşmanın başlamasının ardından Filistin ve İsrail yanlısı çok sayıda gösterici Barış Sarayı’nın önünde toplandı.

Yaklaşık 1500 kişi Filistin’e destek gösterisinde bulunurken, birkaç yüz kişi de İsrail’i destekliyor. Filistin yanlısı göstericilere Almanya, İngiltere, Fransa'dan gelen aktivistler ile New York ve Londra'dan Ortodoks Yahudiler katıldı. Ortodoks Yahudiler, İsrail ve Siyonizm karşıtı pankartlar açtı.

Lahey polisi, Filistin yanlısı göstericilerden, Barış Sarayı'nın önünü terkederek, belediyenin daha önce kendileri için önce belirlediği yere gitmelerini istedi.

Polise göre gösteriler barışçıl biçimde devam etti.

Göstericiler duruşmayı, dışarıya kurulan büyük ekranlar aracılığıyla izledi.

İsrail’in talebi üzerine bir saat uzatılan sözlü duruşma yerel saatle 13:00’de sona erdi.

Uluslararası Adalet Divanı Başkanı Joan Donoghue, mahkemenin İsrail'in sözlü savunmalarını dinlemek üzere yarın saat 10:00’da yeniden toplanacağını söyledi.

İsrail’in, hakkındaki suçlamalara ilişkin sözlü savunma yapacağı yarınki duruşma da Uluslararası Adalet Divanı’nın internet sitesinden canlı olarak izlenebilecek.

 

Dava ne zaman açıldı?

 

Güney Afrika tarafından 29 Aralık’ta açılan davada, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki eylemlerinin "soykırım niteliğinde" olduğu vurgulandı.

Dava dilekçesinde, İsrail’in "Gazze'deki Filistinlileri daha geniş bir ulusal, ırksal ve etnik grubun parçası olarak yok etmeye yönelik özel bir niyete" sahip olduğu savunuldu.

İsrail'in, BM Soykırım Sözleşmesi'ni ihlal ettiğini belirten Güney Afrika Cumhuriyeti, İsrail'in Gazze'deki askeri operasyonlarının derhal askıya alınması için, ihtiyati tedbir kararı çıkarılmasını istedi.

Güney Afrika Cumhuriyeti, İsrail hükümetinin Gazze’deki uygulamalarını kendi ülkesindeki “apartheid (ırk ayrımcılığı) rejimiyle” kıyaslıyor.

Davayı neden Güney Afrika açtı?

Güney Afrika Devlet Başkanı Cyril Ramaphosa, İsrail hükümetinin Gazze’deki uygulamalarını Güney Afrika apartheid rejimiyle karşılaştırarak, Filistinlilere tam destek vermesinin ardından, her iki ülke arasındaki diplomatik ilişkiler askıya alındı.

Güney Afrika, Pretoria’daki İsrail Büyükelçiliği’ni kapattı.

Hem İsrail hem de Güney Afrika, Birleşmiş Milletler (BM) Soykırım Sözleşmesi’ni imzalayan iki ülke olduğu için, Cyril Ramaphosa yönetimi, dava konusunda inisiyatif aldı.

Çünkü 1948’de imzalanan BM Soykırım Sözleşmesi, taraf ülkelere "soykırım suçunu önleme ve cezalandırma" yükümlülüğü getiriyor.

Güney Afrika yönetimi, bu sözleşmeden doğan yükümlülüğe dayanarak İsrail aleyhine "soykırım" suçlamasıyla dava açtı.

Dava neden Uluslararası Adalet Divanı’nda açıldı?

BM’nin en üst yargı organı olan Uluslararası Adalet Divanı, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin aksine, bireysel suçlar yerine sadece devletler arasındaki ihtilafları ele alıyor.

Bu nedenle dava Uluslararası Adalet Divanı’nda açıldı.

 

İsrail iddialara ilişkin ne diyor?

Duruşmada İsrail’i, eski Yüksek Mahkeme Başkanı Aharon Barak temsil ediyor.

İsrail hükümeti, Güney Afrika Cumhuriyeti’nin iddialarına sert bir dille karşı çıkıyor.

İsrail Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Lior Haiat, sosyal medya platformları X aracılığıyla yaptığı açıklamada, “İsrail, Güney Afrika tarafından yayılan kan iftirasını ve Uluslararası Adalet Divanı’na başvurusunu tiksintiyle reddediyor" dedi.

Sözcü, Güney Afrika‘yı, “İsrail Devleti'nin yıkılması çağrısında bulunan bir terör örgütüyle işbirliği yapmakla” suçladı.

Haiat, “Güney Afrika'nın iddiası hem fiili hem de hukuki dayanaktan yoksundur ve Mahkeme'nin alçakça ve aşağılayıcı bir şekilde istismar edilmesini teşkil etmektedir” ifadesine yer verdi.

Güney Afrika’nın bu girişimi, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve diğer hükümet yetkilileri tarafından da tepkiyle karşılandı.

 

Duruşmalarda neler bekleniyor?

Bugün ve yarın tarafları dinleyecek olan yüksek mahkeme, öncelikli olarak Güney Afrika’nın, İsrail’in Gazze’deki askeri faaliyetlerini derhal durdurulması talebini ele alacak.

Mahkeme, sunulacak belgeler ışığında bu talebi kabul edebilir ya da yetkisizlik kararı verebilir.

Güney Afrika Cumhuriyeti’nin, mahkemeye, İsrail’in soykırım suçu işlediğine ilişkin yeterli kanıtları sunması durumunda ise uzun bir yargılama süreci başlayacak.

Uluslararası hukuk uzmanlarına göre, soykırımın belirlenmesi karmaşık bir hukuki ve siyasi süreç gerektirdiği için, yargılama uzun zaman alabilecek.

Uluslararası hukuk uzmanı Prof. Dr. Jan Wouters’a göre, soykırımı kanıtlamak için yalnızca bir nüfus grubunun öldürülmesi değil, aynı zamanda bunun bir ırksal grubu tamamen veya kısmen yok etme özel niyetiyle yapıldığının da kanıtlanması gerekiyor.

BM Sözleşmesi soykırımı nasıl tanımlıyor?

Birleşmiş Milletler tarafından 1948 yılında kabul edilen “Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi”ne göre, bir eylemin soykırım olarak kabul edilebilmesi için, şunları içermesi gerekiyor:

  • Soykırım eylemleri ulusal, etnik, dini veya ırksal bir grubu hedef almalıdır
  • Öldürme, ağır yaralama, zihinsel ve psikolojik zarar verme, zehirli yaşam koşulları yaratma, doğum kontrol tedbirleri uygulama veya çocukları bir gruptan diğerine zorla nakletme gibi yıkıcı eylemler olmalıdır
  • Soykırım eylemleri sistematik ve yaygın olmalıdır
  • Yok etmeye yönelik açık bir niyet olmalıdır

Uluslararası Adalet Divanı nedir?

Uluslararası Adalet Divanı (ICJ), Birleşmiş Milletlerin en yüksek yargı organı.

Mahkeme, Haziran 1945'te Birleşmiş Milletler Şartı ile kuruldu ve Nisan 1946'da faaliyetlerine başladı.

Yüksek Mahkeme, BM Genel Kurulu ve Güvenlik Konseyi tarafından 9 yıllık bir süre için seçilen 15 yargıçtan oluşuyor.

Mahkemenin merkezi Hollanda’nın Lahey kentindeki Barış Sarayı'nda bulunuyor.

Mahkemenin iki önemli işlevi var;

Birincisi, uluslararası hukuka uygun olarak, sözleşmeye taraf devletler tarafından sunulan hukuki ihtilafların çözümü konusunda karar almak.

Diğeri de, hukuki sorunlarla ilgili tavsiye niteliğinde görüşler bildirmek.

Uluslararası Adalet Divanı'nın vereceği kararlar bağlayıcı nitelikte ve soykırım suçları için zaman aşımı söz konusu değil.

Hamas’ın, 7 Ekim 2023'te İsrail'de düzenlediği saldırılarda 1200'den fazla kişi hayatını kaybetti, 200'den fazla kişi rehin alındı. Saldırılarla başlayan İsrail-Hamas savaşı, Gazze’de insani felakete yol açtı.

2006'dan bu yana Hamas tarafından yönetilen Gazze’de, Sağlık Bakanlığı’na göre, İsrail’in düzenlediği hava ve kara saldırılarında çoğu kadın ve çocuk 22 binden fazla kişi yaşamını yitirdi.

BBC

LMLM

LM