Yunanların büyük çoğunluğu en büyük sorunlarının artık göç değil ekonomi olduğunu düşünse de Almanya'nın politikası nedeniyle göç tedirginliği yeniden artıyor. DW'nin Atina muhabiri Kaki Bali'nin haberi.
Almanya'nın düzensiz göçü önlemek için sınır kontrollerine yeniden başlama kararı, Yunanistan'da kamuoyunun tepkisini çekti. Basında çıkan yorumalarda, Almanya'nın kararı eleştirildi.
Söz konusu kararın Avrupa siyasetine yakışmadığı görüşünü ifade eden birçok köşe yazarı, kararın, Almanya'da giderek güçlenen aşırı sağcı Almanya İçin Alternatif (AfD) partisi karşısında federal hükümetin boyun eğdiğinin kanıtı niteliğinde olduğunu yazdı.
Öte yandan Yunan gazetelerinin manşetlerine bakıldığında, Atina'da domino etkisi endişesinin giderek büyüdüğü göze çarpıyor. Yunan hükümeti, Avrupa Birliği (AB) üyesi diğer ülkelerin de Almanya'nın izinden gidip benzer uygulamalar hayata geçirme ihtimalinden endişeli.
Liberal eğilimli To Vima gazetesi, 15 Eylül'de "Kapalı sınırlar, açık yaralar" başlığıyla çıkarken, bir gün sonra da hükümet yanlısı Apogevmatini gazetesi, "Kırmızı alarm" manşetiyle yayınlandı. Apogevmatini gazetesindeki makalede, "Almanya sınırları kapadıktan sonra göçmen akını yaşanacağı" uyarısında bulunuldu.
Almanya mültecileri geri gönderecek mi?
Yunan hükümeti, Almanya'nın, ülkeye gelmeden önce Yunanistan'da sığınma başvurusu yapan mültecileri sınır dışı edip Yunanistan'a geri gönderme ihtimalinden korkuyor. Kontra News gazetesinin manşeti, bu korkuyu teyit eder nitelikte: "Scholz, 30 bin Afgan'ın Yunanistan'a geri dönmesi için baskı yapıyor ve her göçmen için bize 15 bin euro teklif ediyor."
Yunanistan Göç Bakanlığı bu iddiaları açıkça teyit etmese de yalanması oldukça sessiz oldu. Başbakan Kiryakos Mitsotakis'in muhafazakâr hükümeti, göç konusunun şu sıralar yeniden gündemde olmasını bir fırsat olarak görüyor. Böylece Yunanistan'da vatandaşların yaşadığı asıl sorunlar, hasır altı edilmiş oluyor.
Popüler televizyon kanalı SKAI TV'nin kamuoyu araştırma şirketi Pulse'a yaptırdığı ankete göre, Yunan seçmenler artık mülteci ve göçmenler hakkında geçmişte olduğu kadar endişeli değil. Ankete katılanların yüzde 34,5'i, yüksek geçim masraflarını en önemli konu olarak gördüklerini söylerken, yüzde 18'lik kesim ise çalışan ve emekli maaşlarının düşük olmasının yanı sıra yükselen kiralardan şikayetçi. Ankete katılanların yüzde 15'i içinse, yaşanan en büyük sorun, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durum.
"Yunanistan'da mülteci krizi yok" mu?
Ankete katılanların yalnızca yüzde 5'lik kısmı göçü ana sorun olarak algılıyor. Yunan hükümeti ve basınına göreyse, bu sorunun sorumlusu hükümet değil: Dünyadaki savaşlar, yoksulluk, insan kaçakçıları, liberal solcular, "kapıları açması halinde" Türkiye ve "mıknatıs etkisine sahip, ihtişamlı bir sosyal devlete sahip olan" Almanya.
Gerçekten de bugünlerde Yunanistan'da mülteci krizi gibi bir sorun yok denilebilir. 2024 yılının başlangıcından Eylül ayının ortasına kadar, ülkede yalnızca yaklaşık 36 bin sığınmacı kayıt altına alındı. Bunların çoğunluğu, Afganistan, Suriye, Mısır ve Filistin'den geldi. Örneğin 2015 yılında, Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre, yaklaşık 857 bin kişi Yunanistan'da sığınma başvurusu yapmıştı. Bu sayı, 2016'da yaklaşık 200 bin olarak kaydedilmişti. Bu kişilerin çoğu, Suriye'deki iç savaştan kaçarak Akdeniz üzerinden Avrupa'ya gelmişti. 2015 ve 2016 yıllarında AB'ye 2 milyonu aşkın mülteci geldi. Almanya da o dönemde, çoğu Suriyeli olmak üzere yüz binlerce mülteciyi kabul etti.
Yunanistan Avrupa'nın dış sınırlarını mı koruyor?
Atina'daki hükümet çevreleri, Almanya Başbakanı Olaf Scholz'un sınır kontrollerini uygulamaya koyma kararıyla, önceden yeterince düşünüp tartmaksızın, Almanya'da aşırı sağın hızlı yükselişine tepki verdiği görüşünde.
Yunan siyasiler, Scholz'un bu tutumuyla Schengen Anlaşması gibi Avrupa kurallarına uzun vadede zarar verdiğini düşünüyor. Ayrıca Yunanistan Başbakanı Mitsotakis de ülkesinin göç konusunda gereğinden fazlasını zaten yaptığı görüşünde: Mitsotakis'e göre ülke, Ege'de sıkı kontroller yapmak ve deyim yerindeyse Yunan-Türk sınırına bir çit örmek suretiyle Avrupa'nın dış sınırlarını koruyor. Öte yandan birçok Yunan adasında büyük sığınmacı kabul kampları inşa edilmiş bulunuyor.
Göç konusunda Avusturya, Polonya ve İtalya ile bir ittifak arayışında olan Mitsotakis, Yunanistan'ın bu aşırı yükü taşıyamayacağını açıkça ifade ediyor. 11 Eylül'de Avusturya'ya yaptığı seyahat sırasında Mitsotakis, "Yunanistan'ın Yunan vatandaşları yerine mülteciler için bir sosyal devlet" olmasının beklenemeyeceğini söylemişti.
Almanya büyük resmi göremiyor
Yunanistan'ın en büyük düşünce kuruluşlarından biri olan ELIAMEP'in direktörü Maria Gavounelli, Alman hükümetinin getirdiği sınır kontrolü uygulamasının "ileri görüşlü olmadığı" görüşünde. Bu önlemin sorunu çözmekten ziyade Avrupa'nın birliğini tehdit ettiğini savunan Gavounelli, Almanya'nın Schengen Anlaşması'nı iptal etme gibi bir düşünceye kapılmayacağını umuyor. Gavounelli, böylesine bir adımın, "Avrupa'yı yangın yerine çevireceği" görüşünde.
Öte yandan çok sayıda uzman, Almanya'nın Yunanistan'dan gelen ikincil akınları, sınır kontrolleriyle durduramayacağı görüşünde.
Son üç yılda Yunanistan'da sığınma başvurusu yapmış olan yaklaşık 75 bin kişi Almanya'ya geldi. 2021 yılından bu yana birden çok Alman mahkemesi, Yunanistan'da sığınma başvurusu kabul edilmiş olan kişilerin, orada temel ihtiyaçlarının karşılanamayacağı tehlikesinden ötürü Yunanistan'a geri gönderilemeyeceğine hükmetti.
Yunanistan'da kapalı kamplarda yaşamak zorunda olan sığınmacıların çalışmasına da izin verilmiyor. Sığınma başvurusu kabul edilmiş olan kişilerin çalışmasına izin verilse de Almanya'daki gibi sosyal yardım, kira yardımı ve çocuk yardımı gibi hizmetlerden faydalanmaları söz konusu değil. Bu tür yardımların Yunanistan'da vatandaşların çoğunluğu için mevcut olmadığını vurgulamakta da fayda var.
Başvurusu kabul edilmiş sığınmacıların ise Yunanistan'ı terk etmelerine ve yılda üç aylığına AB üyesi diğer ülkelere gitmelerine izin veriliyor.
Yunanistan'a varan göçmenlerin çoğunluğunun, akrabalarının sıklıkla yaşadığı ve bir gelecek perspektifine sahip olabilecekleri İngiltere, Almanya, Hollanda ve İskandinav ülkelerine gitmek istedikleri de bir gerçek.
Almanya Avrupa entegrasyonunu baltalıyor mu?
Bu durum, bir milyonu aşkın kişinin Balkan güzergahı üzerinden Kuzey Avrupa'ya geldiği 2015 yazında da böyleydi. Dönemin Almanya Başbakanı Angela Merkel'in, Suriyeli mültecileri Almanya'ya kabul etme yönündeki tutumu, Yunanistan'da coşkuyla karşılanmıştı. Yunan kamuoyu, Merkel'in tutumunu, Yunanistan'daki finans krizi dönemine göre çok daha sağduyulu ve insani olarak görmüştü.
Scholz hükümetinin siyasetine ise Yunanistan'da çok daha eleştirel yaklaşılıyor. Siyaset bilimci Panayiotis Ioakimidis, bu konuda şu değerlendirmeyi yapıyor:
"İlerici Scholz hükümeti, AfD'nin yükselişini frenleyebilme umuduyla aşırı sağcı göç politikasını benimsedi. Fransa ve Hollanda'da da benzer şeyler denendi ancak aşırı sağcıların yükselişi durdurulamadı, tam aksine bu yükselişe ivme kazandırıldı."
Yunanistan'daki en önemli Avrupa uzmanlarından biri olan emekli profesör Ioakimidis, 1990'lı yıllardan bu yana çok sayıda Yunan hükümetine danışmanlık yapmış, deneyimli bir uzman. Ioakimidis, Berlin'in ilk etapta altı aylığına 3 bin 700 kilometrelik sınırlarında kontrollere başlama kararının, AB kuralları çerçevesinde yasal olsa da Avrupa entegrasyonuna zarar verdiğini belirtiyor.
DW