Avrupa
Giriş Tarihi : 04-07-2023 12:23

Fransa'daki isyan ve şiddetin sebepleri...

Fransa'daki isyan ve şiddetin sebepleri...

Polis neden kusurlu? Neden polis arkadaşı "vur onu" diye bağırarak katil zanlısı polisi tahrik etmekte. Nedir bu şiddetin gösterdikleri? Sadece gençlerin gitgide daha şiddetli olması mı?

Fransa'da Nanterre'de 17 yaşındaki Nahel'in polisin açtığı bir ateş sonrasında öldürülmesi polis kusurlarının üzerine gidilmemesiyle alakalı tabii. Ancak bunula kalmak yeterli olabilecek mi? Polis neden kusurlu? Neden polis arkadaşı "vur onu" diye bağırarak katil zanlısı polisi tahrik etmekte. Nedir bu şiddetin gösterdikleri? Sadece gençlerin gitgide daha şiddetli olması mı? İslam karşıtlığının DAEŞ terörizmiyle birleştirilmesi ve radikalleşen genç Arap asıllı Fransızların Fransız devletine karşı İslami değerleri radikal bir şekilde uygulamak isteyen bir "hayali devlete" duydukları güven mi? Cumhurbaşkanı E. Macron'un seçimi sonrasında daha ilk dönemi bitmeden başlayan ve birçok açıdan Sarı Yeleklilerin Fransız aşırı sağı tarafından ve Kraliyetçi gruplarca desteklenmesinin arkasında siyasetten başka ne yatabilir? Yumuşak bir karnı bulan Eric Zemmour'un televizyonlarda bolca konuşması sayesinde aşırı sağcı fikirlerin rahatça kamusal alanda seslendirilmeye başlamasının ardında ne olabilir?

Tarihçi Gérard Noiriel'in yazdığı bir kitapta, Zemmour'un "kaleminden zehir aktığı" yazılmakta ve Fransa'da 19. yüzyılın sonunda "anti-semitizmin babası" olarak kabul edilen Edouard Drumont ile kıyaslanmakta. Zemmour'un farkı bu sefer Drumont'un Yahudiler üzerine her söylediğini Araplara uygulamaktan geçmekte. Fake news ve komplo teorilerini yaymasını bilen bu yazarın kalemi bugünün aşırı sağına bağlı bir şekilde işlemekte. Gerçeği söylediğini ileri sürerken sürekli genel geçer bir bilginin içinde kalan laf ebeliğini iyi bilen birisi olarak Fransız Baba Le Pen'in da ağızının suyunu akıtmakta. Komplo ile sahte haberi birleştiren bu zat, popülist siyasetin üzerinden gitmesine rağmen geçtiğimiz seçimlerde yine de kendisine göre fazla bir oy almasını başarabilen biri olmadı ve Marine Le Pen'in skoruna yaklaşamadı.

Ancak bugün hâlâ etkin bir rol oynamakta olan ve İslam korkusunu Fransa'da entelektüel alanda kuvvetli bir şekilde yerleştirmeye uğraşan Zemmour, bu sefer de Nahel vakasında dikkat çekici bir eyleme imza attı. Eski dostu Jean Messiha'nın Nahel'i vuran polisin ailesine toplamış olduğu yardım kampanyası 850 bin Euro'yu bulmuş durumda Le Figaro gazetesinin haberine göre. BU sefer polisin adı öne çıkmakta: Florian'ın ailesine yapılan yardımın bu kadar yüksek bir rakama ulaşması Fransız aşırı sağı ve polis arasındaki ilişkiyi vurgulamakta olduğu kadar zengin Fransızların aşırı sağa olan bu ilgisini de ortaya çıkarmakta. İki günde toplanabilen bu rakam Fransa'nın üst sınıflarının banliyö ve İslam korkusunu da göstermekte değil midir? Polisin ailesinin başına "büyük ikramiye çıkmış" vaziyette. Halbuki Zemmour'un söyleminde her zaman "zavallı halk" ön plana çıkmakta ve zengin sınıflara bir düşmanlık hissedilmektedir. Bu rakamın gösterdiği ise hiç de öyle olmadığı yönünde bir kuşkunun var olmasıdır. Özel televizyonların de desteği sayesinde aşırı milliyetçi fikirler kamuoyunda yer bulmaya başladığında seçmenlerin siyasi düşünceleriyle banliyö gençleri arasında zaten var olan uçurum aşılamaz bir hale girmeye başlamıştır.

Diğer yandan içinde bulunduğumuz dönemin sanatsal ve entelektüel şekillenmesinin tarihi olarak Avrupa'nın sömürgelerle olan bağının koptuğu bir zaman birimi içinde yeniden güncelleştirilmektedir. Sınıf mücadelesi burjuvazi ve işçi sınıfı arasındayken bugün yerini yerel otoktonların milli duygularıyla sonradan Fransa'nın kıta Avrupa'daki topraklarına çalışmak üzere gelen ailelerin çocuklarının veya hatta torunlarının bugünkü kaybolmuş dünyalarıyla giriştikleri gelecek mücadelesine dönüşmüş vaziyettedir.

 

Banliyölerde gettolarda yaşayan gençlerin gelecekten iki beklentisi vardır: Biri zengin olacak kolay yolları bulmak veya hayata küserek hiçbir zaman elde edemeyecekleri hayata savaş açmak. İkincisinin sayısı daha çok olmasına rağmen birincisinin örnekleri de gözler önündedir. Şarkıcı, rap dünyası içinden geçen bir meşhurluk sevdası ve spor kabiliyetinin verdiği popüler başarı. Bu ikisine eklenen küçük bir mafya hayatı sevdası da gelecek değil belki ama kısa süreliğine de olsa bir prestij sağlamaktadır.

İki türlü yola giren gettolaşma ya İslami değerler üzerinden işlemektedir ya da şiddeti isyanda, hızlı arabalarda veya motorlarda bulan ve bunun için de gayrı meşru yollara girmekten sakınmayan gençlerin geleceksiz ve vaadi olmayan hayatları. Ebeveynlerinin sömürgeciler tarafından sömürülmeleri, ırkçı laflara maruz kalmaları, çalışma koşullarında ezilmelerini eleştirerek, onlar gibi bir entegrasyon hayatı değil de isyankâr bedenlere değer vermeleri, gözü kararmaya başlayan bir gençliği ortaya çıkarmakta.

Benzer hayatları yaşayan ve fakir ailelerden gelen polisler ve itfaiyeciler ise görevlerini yaparak küçük bir hayatı tercih etmiş olanlardır. Onların da geleceği emekli bir hayatı aileleriyle birlikte yaşayabilmektir. Hayatları tehdit altındadır. Ama sembolik ve filli olarak iktidarın "meşru kuvvetini" temsil etmektedirler. İsyan ve güvenlik arasındaki çelişki bu iki grubu karşı karşıya getirmektedir. Bugün daha çok aşırı sağın işlediği bu güvenlik güçlerinin içinde de radikalleşenler vardır ve aşırı sağın ırkçı fikirlerine yönelebilmektedirler, tıpkı banliyö gençlerinin radikal İslamcı olması gibi. Böylelikle mücadele tarihi bir alandan güncel hayatın pratik gerçeğine çevrilmektedir. Kuvvetler karşı karşıya yerleşmiş olurlar ve bu durumda devletin meşru gücüne sahip öğelerin yeri daha garanti bir yer olarak gözükmektedir.

Nahel'in büyükannesi seslendi geçen gün ve "barışçı beyaz bir yürüyüşü" tercih etmelerini istedi gençlerden ve hatta "Nahel'in kullanılmaya başlanmasından" hissettiği rahatsızlığı dile getirdi. Yakılan ve yıkılan yerlerden rahatsız olduğunu vurguladı. Ve bilhassa bir itfaiyecinin yangını söndürmeye uğraşırken yanarak ölmesi duruma başka bir boyut katmaktadır.

Şiddet şiddeti getirmekte değil mi her zaman? Burada siyasilerin itidal sahibi olarak en demokratik yoldan söylemlerini değiştirmeleri beklenmekte. Ama bu mümkün olabilir mi? Zaman hep tersini gösterdi. Belki bu sefer "tersinin tersi" olur mu?  

İzlemeye devam…

https://t24.com.tr/yazarlar/ali-akay/fransa-daki-isyan-ve-siddetin-sebepleri,40657?fbclid=IwAR1z_UlmRReF_49VqGBdQ-GRRN0TXda4p35qbXyCzYM2vP_Ltyj7Yixidbw

LMLM

LM