Yunanistan
Giriş Tarihi : 15-06-2023 21:01

Yunanistan seçimlerinde azınlık polemiği

Yunanistan seçimlerinde azınlık polemiği

"Azınlıklar seçim malzemesi olarak değil; ülkeler arasında dostluk, barış ve dayanışma köprüsü olarak görülmelidir"

 

Yunanistan 25 Haziran’da bir ay içinde ikinci kez sandık başına gidecek.

Anketlere göre bu seçimlerde de muhafazakâr Yeni Demokrasi Partisi (Nea Demokratia) bu seçimleri de önde bitirecek ve öyle anlaşılıyor ki çok büyük bir sürpriz olmazsa- bu kez parlamentoda tek başına hükümet kuracak kadar sandalye sayısı çıkaracak.

 
Ankete göre YDP yine önde

Bu seçimlerde “güçlendirilmiş nisbi seçim sistemi” uygulanacağından; birinci gelecek partiye, yüzde 3 barajını aşıp parlamentoya girecek olan partilerin sayısına göre 20 ila 50 sandalye “bonus” verilecek.

Örneğin son yayınlanan anketlere göre YDP eğer gerçekten yüzde 39-43 oranında oy alır; parlamentoya 7 parti girmeye hak kazanırsa 300 sandalyelik parlamentoya 163 milletvekili gönderebilecek.

YDP lideri Kiryakos Miçotakis, Türk-Yunan ilişkilerine değin yaptığı açıklamalarında, "tekrar Başbakan seçilmesi olasılığında 11-12 Temmuz tarihleri arasında Vilnius’ta yapılacak NATO zirvesinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile bir görüşme yapmayı arzu ettiğini" dile getiriyor.

Aynı açıklamalarında "Yunanistan, komşusu Türkiye ile ilelebet husumet içinde yaşamaya mahkûm değildir. Aramızdaki anlaşmazlıkları uluslararası hukuk kuralları ve iyi komşuluk ilkeleri çerçevesinde diyalog yoluyla çözme imkanlarımız var" şeklinde konuşuyor ve iki ülke arasındaki her bir sorunun kökünde bulunduğu iddia edilen "Deniz Yetki Alanlarının belirlenmesi için çalışacağını" söylüyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da Azerbaycan dönüşünde yaptığı açıklamalara bakacak olursak; "Miçotakis ile Vilnius’te görüşülmekten kaçınılmayacak"

Ancak gerek Miçotakis gerekse Erdoğan yapacakları Vilknius görüşmelerinde "birbirlerine ne söyleyeceklerini" de dile getiriyorlar.

Mesela Cumhurbaşkanı Erdoğan Miçotakis’e "niçin hala silahlanıyorsun; Amerika sana silahları bedava mı veriyor. Silahlanmaya bir son verirver" diyeceğini açıkladı.

Miçotakis ise Erdoğan’a "silahlanmayı Yunanistan’ın savunması için zorunlu olduğunu anımsatacağını" ve "Depremlerden sonra ilişkilerde doğan olumlu momentumdan yararlanılmasından yana olduğunu söyleyeceğini" dile getireceğinden söz ediyor...

Ancak Miçotakis "Erdoğan’a bir şey daha söyleyeceğini; o da Gümülcine’deki Türkiye Cumhuriyeti Konsolosluğunun Yunanistan’daki seçimlere karışmamasını isteyeceğini" de sözlerine ekliyor.

Azınlık polemiği

Miçotakis, son günlerde verdiği her bir mülakatında bu konuyu sürekli gündeme getiriyor ve "Türk Konsolosluğunun Batı Trakya’daki azınlık milletvekili adaylarından kimlere oy vermeleri konusunda azınlık seçmenlerine yaptığı tavsiyelerin kabul edilemez olduğunu" iddia ediyor.

Kararsız seçmenin kesin olmayan oy dağılımı

Batı Trakya, 21 Mayıs seçimlerinde Yunan parlamentosuna radikal Sol SYRİZA’dan Türk kökenli 4 Müslüman milletvekili göndermişti.

Rodop bölgesinden (Gümülcüne)

Ferhat Özgür SYRİZA’dan ve

Ahmet İlhan PASOK’tan;

İskeçe bölgesinden ise

Burhan Baran PASOK’tan ve

Hüseyin Zeybek SYRİZA’dan

parlamentoya girmeye hak kazanmışlardı.

Yunanistan’daki muhafazakâr partiler ve basın, özellikle SYRİZA’lı Ferhat Özgür ile keza SYRİZA’lı Hüseyin Zeybek’in "Türk konsolosluğunun talimatları doğrultusunda hareket etmekle" suçlanmalarından başka "üstelik -Lozan anlaşmasına aykırı olarak- kendilerini ‘Türk azınlık milletvekilleri’ olarak tanımladıkları gerekçesiyle 25 Haziran seçimlerinden menedilmeleri gerektiğini" öne sürüyorlar.

Anket sonucuna göre kesin olmayan sandalye dağılımı

SYRİZA ise Rodop ve İskeçe’deki milletvekili adaylarına sahip çıkmaya çalışan açıklamaları, Yunan medyasının üzerinde en çok durduğu "seçim kampanya haberlerini" oluşturuyor.

Dolayısıyla Batı Trakya’daki azınlık "Türk azınlığı mı; Müslüman azınlık mı?" tartışmalarını yeniden alevlendiriyor...

YDP oylarını simgeleyen mavi haritada kırmızıya boyanmış bölge SYRİZA'nın önde olduğu Batı Trakya'nın Rodop ve İskeçe seçim bölgeleridir.

SYRİZA eski milletvekili ve Eğtim eski Bakanı Nikos Filis, "Lozan antlaşması maddelerinde adı ‘Müslüman Azınlık’ olarak geçen Müslüman azınlığın arasında her kimse kendisini Türk kökenli olarak tanımlama hakkına sahip olduğunu" dile getirmesi bile sağ eğilimli partilerin şiddetli tepkisine yol açtı...

Miçotakis ise "SYRİZA’nın azınlık milletvekili adayları yeter ki, kendilerinin Yunan vatandaşı Müslüman olduklarını açıklasınlar, bu tartışmalar bitsin..." gibi garip denecek bir yaklaşım sergilerken; ablası ve Dışişleri eski Bakanı Dora Bakoyanni’nin, Batı Trakya ziyareti sırasında oradaki azınlık üyelerine "YDP’ye oy vermezseniz sorunlarınız hal olmaz" şeklindeki açıklamaları SYRİZA tarafından "şantaj" olarak yorumlandı...

Azınlık haklarına sahip çıkan diğer bir Parti ise Yunan Komünist Partisi KKE oldu.  KKE genel sekreteri Dimitris Koutsoumbas "azınlığın rahat bırakılmasını; seçim malzemesi yapılmasından derhal vazgeçilmesi" uyarısında bulunurken "... azınlıklar seçim malzemesi olarak değil; ülkeler arasında dostluk, barış ve dayanışma köprüsü olarak görülmelidir" ifadelerini kullanıyor.

YDP ve YDP lideri Miçotakis’in azınlık adaylarına karşı olan bu tutumunu "radikal sol SYRİZA’ nın Batı Trakya’da azınlık milletvekilleri sayesinde Rodop ve İskeçe’deki üstünlüğünü hazmedememesinden kaynaklandığını" yorumlayanlar da var.

Yunanistan’ın tezi

Yunanistan, Lozan anlaşması uyarınca Batı Trakya’da yaşayan azınlıkların "Müslüman azınlık" olarak tanımlanması gerektiğinde ısrar ediyor.

Ancak bir yandan da "bu Müslüman azınlığın arasında Türk; Pomak ve Roman kökenlilerin varlığını" resmen kabul ederken "Batı Trakya’da çeşitli kökenlere sahip Müslüman azınlığın hepsine birden ‘Türk azınlık’ tanımlaması yapılamaz" tezini savunuyor.

Buna rağmen, Yunan mahkemelerinin, Batı Trakya’da azınlık üyelerinin, örneğin, "İskeçe Türk Gençler Birliği" yazılı tabela asmalarını yasaklama kararının, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından "İnsan haklarına aykırı olduğu" hükmüne varmışsa da Yunanistan, AİHM’nin bu kararlarına- yukarıdaki gerekçeleri göstererek- uymamakta ısrar ediyor.

Yazdıklarımın arkasındayım çünkü ben de bir azınlık üyesiyim

Birkaç yıl önce yine azınlıkların kendilerini tanımlama hakkı konusu yine gündeme geldiğinde dönemin Yunan Dışişleri Bakanı Nikos Kocyas’a açık bir mektup yazmıştım.

Yunan haber sitelerinde yayınlanan bu mektubumda özetle :

“..değil Lozan; uluslararası anlaşmaların hiç biri bir bireyin hangi kökene ait olduğunu tayin edemez.. Birey, hangi ülkenin vatandaşı olursa olsun, kendi kökenini kendisi tayin eder; kendisini Türk kökenli biliyorsa Türktür; Yunansa Yunandır; İtalyansa İtaylandır.vs vs.. Lozan’da ‘Müslüman azınlık’ olarak adı geçen maddeler ne derse desin, o birey Türkçe konuşuyorsa; Türk adı taşıyorsa; Türk adetleri ile gelenek ve görenekleriyle doğup yetişmişse, buna hiç bir anlaşma kağıt üzerinde itiraz edemez” diye yazdıklarımın, İstanbul Rum azınlığının bir üyesi olarak, hala arkasındayım..

Stelyo Berberakis/t24.com.tr

LMLM

LM